25 Mart 2010 Perşembe
İki Kapılı Bir Han...
Kendi taraftarları ile arasındaki ilişki büyük ölçüde sportif başarılara endeksli olduğu için hiçbir zaman iyi ve sağlıklı olmamıştı Özhan Başkan'ın, belki de en çok bu üzüyordu kendisini. Hayata geçirdiği projeler ya da sergilediği görmeye pek alışık olmadığımız duruşundan çok yapamadıkları veya tribündeki insan gibi davranmaması konuşuldu hep. Ve bir kez daha hayattayken değerini bilemediğimiz birini, bizlere vedasından sonra anlamaya başladık. Aslında böyle duygusal birini her geçen gün yapılan haddini aşan eleştirilerle, protestolarla, vefasızlıklarla dönüşü olmayan bu yolculuğa hazırladığımızın farkına hiçbir zaman varamadık. Adına hareket içeren tezahürat yapılan, aleyhine pankartlar açılan, televizyon programlarında acımasızca eleştirilen bu kişinin de bir insan olduğunu unuttuk ne yazık ki. Ama bu büyük insan vedasıyla bile birçok şeyi anlamamızı sağladı, çok geç olsa da...
Özhan Başkan, Galatasaray liselilerin abisi, Fenerbahçe taraftarları için Galatasaray'ın başında görmek istedikleri tarzda bir başkan, Galatasaray taraftarı için onları Ali Sami Yen tribünlerinden Olimpiyat Stad'ına sürmüş biri olarak herkes için farklı anlamlar taşımaktaydı. Bizler her zaman ki gibi anlık başarılara ve hırsa kapılarak aslında bu sporun bizlere öğretmesi gereken değerlerin hepsini taşıyan birini kalbi buruk uğurladık. Ölümünden sonra ondan bahsedilirken kullanılan bir çok sıfatı sanki daha önce sahip değilmiş gibi üstüne basa basa tekrarlıyoruz. Hayata kendi penceremden eleştirel bir şekilde bakmaya başladığımdan andan itibiran futbola olan bağımıda sorgulamıştım. O zaman farkına vardım ki ben bu oyunu Metin Oktay, Süleyman Seba ve Özhan Başkan gibi insanların bu kurtlar sofrasındaki şık duruşları için seviyorum. Emin ki birçok Beşiktaşlı şuan Demirören'in oturduğu koltukta Süleyman Seba'yı görmek istiyordur. Tıpkı benim Galatasaray başkanı olarak Özhan Canaydın gibi insanları görmeyi istediğim gibi. Olsun varsın takım şampiyon olmasın, böyle de mutlu olunabileceğini herşeyin başarıya endeksli olmadığını anlıyalım yeter bana. Sürüsüne bereket Sinan Enginlerin, Fatih Terimlerin, Gökdeniz Karadenizlerin olduğu şu bataklık ortamında inadına açan bu çicekleri seviyorum ve seveceğim daima...
Özhan Başkan'ın ölümünden sonra birçok insanın açıklamalarını dinledim. Nihat Özdemir gayet güzel konuştu, Aziz Yıldırım çok güzel bir yazı yazmış, Saraçoğlu meydan muharebesi komutanı Terim'de elbet Canaydın'ın centilmenliğinden bahsetti, mikrofonu Sinan Engin'e uzatsak elbet o da güzel birşeyler sölerdi. Ama bu insanlar farkında değiller ki Özhan Başkan'a tam ters duruşlarıyla, hergün yaptıkları gerilim dolu açıklamalarıyla aslında onun bize öğretmeye çalıştıklarına ihanet ediyorlar. Bu insanların yaptığı klişe konuşamlardan öte Beşiktaş idmanında ve dün oynanan Fenerbahçe- Manisaspor maçı öncesi yapılan saygı duruşundaki samimiyete inanıyorum ben. Biliyorum ki lig yarışı iyice kızıştığı zaman bu insanlar ne kadar centilmen olduklarını bize bir kez daha gösterecekler.
Habamam Sınıfı bile Mahmut Hocaları hasta olup yatağa düştüğünde bile gönül almasını becerebilmişlerdi. Mahmut Hoca belki de yaşlıydı ya da sağlık sorunları vardı ama onu asıl yıpratanın Hababam sınıfı olduğunu herkes biliyordu. Özhan Başkan'da bu herkesin birbirinin paçasından aşağıya asıldığı ortamda bunları yaşadı. Takım sahada başarısızı olurken elbet üzülmüştür ama onu asıl yaralayan kendi tribünlerinden edilen küfürler, insanlığına dair yapılan eleştiriler olmuştur. Ve biz Özhan Başkan'nın gönlünü almayı beceremeden buruk şekilde yolladık.
Uzun süre Galatasaray maçlarına gitmeme rağmen kendisiyle konuşma şansım olmadı hiç. Birkaç maç çıkışı kendisini taraftarların içinde stat karşısındaki kulüp binasına yürürken gördüm o kadar. Ama herkes gibi benimde Özhan Başkanla ilgili bir anım var. Olimpiyat Stadı'ndaki Villarreal maçını izlemeye İETT'nin kaldırdığı otobüsle giderken, tıklık tıklım dolu otobüs içinde herkes Özhan Başkan hakkında hoş olmayan söyler sarf ederken gişeler önünde trafik durdu. Yanımıza da o anda başkanın içinde bulunduğu araç yanaştı. Başkanı gören herkes birden birkaç saniye önce söylediklerini yutup başkan lehine tezahürata başladı çoşkuyla. Başkanda camı açtı ve o her zaman yaptığı gibi güleryüzü ile taraftarları selamladı, herşeyden habersiz. İşte böyle vefasız bir taraftar ve camia için adamıştı ömrünü. Futbol çölünde açan ender çiçeklerden biriydi, bir tanesi soldu, umarım bundan sonra nadide bulunan bu çiceklerin değerini solmadan anlarız...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder