29 Haziran 2009 Pazartesi
Hakeem "The Dream" Olajuwon
Houston Rockets'ın unutulmayan şampiyonluk hikayesinden geçenlerde bahsetmiştim. 1994 ve 1996 yıları arasında gelen şampiyonlukları, o dönemde içimdeki basketbol sevgisinin henüz oluşmadığı ilkokul çağında olduğum için takip edememiştim. Geceleri anne ve babamdan gizli gizli maç izlemeye başladığım dönemler efsane Chicago Bulls ve Utah Jazz eşleşmelerinin yaşandığı yıllardı. Bu yüzden bir şampiyonun yüreğinin neleri başarabileceğini bizlere kanıtlayan bu başarı öyküsüne canlı canlı tanık olamadığım için kendimi hep şansız hissetmişimdir. Bu yüzdendir ki ilerleyen yıllarda ne zaman Houston Rockets şampiyonlukları ile ilgili birşeyler izlesem tüylerim hep diken diken olmuştur.
90'lı yılların sonuna doğru okul bahçesinde ya da beton sahalarda yaptığımız basketbol maçlarında herkes hep Michael Jordan olmaya çalışırken ben ise hep Hakeem Olajuwon olmayı hayal etmiştim. Hakeem Olajuwon, Micheal Jordan'dan sonra gördüğüm bir basketbol maçını bu derece domine edebilen ilk kişidir. Bu ikilinin yolu ise daha NBA'e adım atmadan keşişmiştir. Olajuwon 1984 NBA draftlarında, Michael Jordan'nın önünde birinci sıradan seçilmiştir.
"The Dream", 15 yaşına kadar basketbol topunu eline almamış bu süre zarfında hentbol ve futbolla ilgilenmiştir. Sahip olduğu bilek hassasiyetine ise futbol oynadığı yıllarda kalecilik yapmasının etkisi olduğunu söylenir. 2 şampiyonluk yüzüğüne sahip "The Dream" 94 yılında NBA'nin en değerli oyuncusu ödülünü alma başarısı gösterdi. Oyunun her yönüne hükmedebilen Nijeryalı pivot, 12 defa All-Star, 2 defa NBA finalleri MVP ödülü, 2 defa yılın savunmacısı ödüllerinin yanında 6 defa da NBA'nin en iyi ilk beşinde yer aldı.
Kendisini bir sporcudan öte hep bir sanatçı olarak gördüm. Hakeem'in saha içinde basketbol topu ile arasındaki ilişkiyi bir ressamın fırçasıyla kurduğu bağa benzetiyorum. Dip çizgide yaptığı her reverse hareketi ressamın fırçasını tualin üstünde gezdirmesini, unutulmaz blokları ise fırçanın tuale darbelerini ve yaptığı her çengel atışı tuale sıçrayan boyayı hatırlatmakta bana. Nijerya'dan gelip dünyanın en büyük basketbolu ligini domine eden bu adam, basketbolu sevmeye başlamama sebep olmuştur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder