28 Aralık 2009 Pazartesi

Neden Olmasın


Olabilecek en kötü senaryo ile sezona devam eden Galatasaray Basketbol Takımı bugünkü Türk Telekom maçıyla gösterdi ki ait oldukları ligde kalabilmek için ellerinden geleni yapacaklar. Artık verilen cezaları tartışmak hiçbir şeyi değiştirmeyeceği için önümüze bakmakta fayda var. Bu takımın önünde oynayacağı 18 maç var ve kendi kaderleri kendi ellerinde. Taraftarların inancı yaşanan rezilliğe rağmen daha da güçlü şekilde devam etmekte. Rancik, Jasaitis gibi kalburüstü oyuncularla sezona başlarken beklentilerimiz tabi ki çok farklıydı ama şuanki durum içinde tek amaç ligde kalabilmek olduğuna göre sarı kırmızılı formayı giyen tüm oyuncuların bu uğurda tüm mücadelelerini ortaya koymaları gerekir. Yaşadığım hayalkırıklığına rağmen sarı kırmızılı 12 sporcunun ve teknik heyetin bu çabalarını izlemek, ortak olmak beni hala daha heyecanladırıyor. Amaçsız kalmaktansa ligde kalmak için mücadele etmek daha iyidir. Hayat varsa umut vardır...

İlk Buluşma

Pardon


Geçen hafta sonu oynanan Marsilya - Auxerre maçında ender rastladığımız ve görmeyi özlediğimiz bir olay yaşandı. Orta sahada Marsilya'dan Kone ve Auxerre'den Birsa çarpıştılar, hakem bu pozisyonda Kone'in rakibine dirsek attığını zannederek Kone'ye kırmızı kart gösterdi. Daha sonra yerden kalkan Birsa, hakemi uyararak Kone'in dirsek atmadığını söyledi, Fransız hakemde yanlış kararından dönerek kırmızı kartını geri aldı.

Takımına haksız yere avantaj sağlamak yerine, hakemi uyararak kararını düzeltmesini sağlayan Birsa'yı ve hatalı karar verdiğini anlayan ve yanlış kararını değiştiren hakemi kutlamak gerekir. Kazanmak için herşeyin mübah olduğu ülkemizde de umarım bu tarz olaylara şahit oluruz. Maçın sonucu mu, Auxerre deplasmanda Marsilya'yı 2-0 yenerek 3 puanı alan taraf oldu.

Poster

25 Aralık 2009 Cuma

Kobe vs LeBron


Bu gece saat 00:00'da NTVSpor'da

Efsane Geri Döndü


Michael Schumacher, Mercedes Grand Prix takımı ile bir yıllık sözleşme imzaladı. 41 yaşındaki efsane pilotu tekrar izleme şansı bulacağız. Her ne kadar Mika Hakkinen taraftarı olsam da "efsanenin" pistlere dönüşü beni de mutlu etti. Ülkemizde de sık sık kullanan "efsane geri döndü" lafının içini tamamıyla dolduran bir geri dönüş oldu. Söz konusu F1'in gelmiş geçmiş en iyi pilotlarından biri Schumacher olunca efsane kelimesinden başka bir şeyden bahsetmek olmazdı. Umarım bizlerde artık günlük başarıların ardından efsane geri döndü başlıklarını kullanmaktan vazgeçeriz.

24 Aralık 2009 Perşembe

Heaven


Krzysztof Kieslowski ve Krzysztof Piesiewicz ikilisinin senaryosunu yazdığını üçlemenin (Heaven, L'enfer ve Nadzieja) ilk filmi olan Heaven'ın yönetmen koltuğunda Tom Tykwer oturuyor. Aşık olduğumuz biri için neleri riske edebileceğimizi tekrar sorgulamamıza neden olan film, etkileyici bir sona sahip. Philippa (Cate Blanchett) ve Filippo (Giovanni Ribisi) cennetin ulaşılmaz bir yer olmaktan çıkıp, herkesin kendi cennetini yaratabileceğinin mümkün olduğunu kanıtlıyor. İyi seyirler...

23 Aralık 2009 Çarşamba

Hancı Wenger ve Yolcular


Beklenen ayrılık gerçekleşti ve Manchester City ile Mark Hughes'un yolları ayrıldı. Mark Hughes'un biletini üst üste gelen beraberlikler yakmışa benziyor. Lige beklenenden iyi başlamışlardı. İlk 6 hafta da tek yenilgilerini Manchester'ın kırmızı yakasında son dakika golü ile aldılar, daha sonra 11 maçta alınan 8 beraberlik ile Hughes ile yollar ayrıldı. Kimi zaman yapılan onca yıldız transferi teknik direktörler için ters etki yapabiliyor. Tevez, Toure, Adebayor, Barry transferleri ile Manchester City cephesinde beklentiler artmıştı, artık bu beklentilere cevap vermesi gereken kişi Roberto Mancini olacak.


Mancini, İngiltere'deki İtalyan hoca modasının son halkası oldu. Ülkeye yabancı olması Mancini'nin işini zorlaştıracak olsa da Manchester City'nin sahip olduğu transfer politikasına benzer bir politakaya sahip olan Inter kulübü ile uzun seneler çalışması artı sayılabilir. Sir Alex Ferguson'un, Arsene Wenger'in olduğu bir sahnede teknik direktör olarak ilk yurtdışı deneyimini yaşayacak Mancini'den hemen birşeyler beklemek anlamsız olur.


Arsene Wenger ve ekibi ise belentilerin aksine bir performans ile ligin zirvesini zorluyorlar. Arsenal, 18. hafta sonunda bir maç eksiğine rağmen Premier League'de 2.58 ortalama ile en çok gol takım. Toure ve Adebayor'u sattıktan sonra kimse onlardan böyle bir performans beklemiyordu. Oynadıkları hucüm futbolu ile lige renk katan Topçular, Liverpool'u deplasmanda yenerek Benitez'in koltuğunun iyice sallanmasına sebep oldular. Maçtan sonra Benitez Wenger'in elini sanki son kez sıkıyormuşcasına büründüğü yüz ifadesi şu an ki tabloyu özetliyor.

Liverpool'da ise sular durulacak gibi gözükmüyor. Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkamayan Benitez ve ekibi ligde de istikrarsız performanslarına devam ediyor. Son sekiz maçta iki galibiyet alabildiler ve Premier League'de kendilerine Chelsea'nin 14 puan gerisinde 8. sırada yer bulabildiler. Torres ve Gerrard'ın yokluğunda sıradan bir takıma bürünen Liverpool'da defans her maç s.o.s veriyor. Bu performans ile Avrupa kupalarına katılmaları bile çok zor. Torres'in ise Benitez'e olan inancı devam ediyor. El Nino yaptığı açıklamada hocayı göndermenin çözüm olmayacağını, daha iyi oynamaları gerektiğini ve çözüm bulması gerekenlerin oyuncular olduğunu söyledi. Portsmouth karşısında takım 2-0 geriye düştükten sonra saatine bitse de gitsek gibi bakan Benitez'in ne kadar daha kredisi olduğunu ilerleyen günlerde göreceğiz.

İnsan Taşıyoruz*


İngiltere Premier Lig'de geçen haftasonu Wigan Athletic ile Bolton Wanderers arasında oynanması gereken maç kötü hava koşulları sebebiyle ertelendi. Yalnız erteleme kararında gerekçe olarak sahanın durumu değil maça gelecek seyirlerin güvenliği gösterildi. Okuduğum kadarıyla maç zemini futbol oynamaya uygun olsa da, Wigan polisi maça gelecek seyirciler için stat çevresinin güvenli olmadığına karar verdi. Wigan ise internet sitesinde yaptığı açıklama ile hem kendi taraftarlarından hem de Bolton taraftarlarından özür diledi ve seyirci güvenliğinin kendileri için en önemli değer olduğunu belirtti.

Yaşanan bu gelişme bizler için yine "la fountaine" masalı gibi gelmekte, içerisinde çıkarmamız gereken bir çok ders ile. Bir maçın oynanması için meşin yuvarlağın sahada sekip sekmediğinin yeterli olduğu ülkemizde maça gelecek olan seyircilerin neler çektiği kimsenin umrunda değildir. Tribünlere gelemeyen seyircilere rağmen 90 dakikayı başlatıp biran önce bitmesini amaçlayan zihniyet ile maçların tatsız tuzsuz olacağını kavramamız lazım, ki bu ülkede yakın zamanda buz pistinde maç oynatılıp Uğur Uçar'ın futbol hayatının bitme noktasına geldiğine tanık olduk.

Wigan Athletic - Bolton Wanderers maçı belki şuan oynanmış olacaktı, belki de Premier League'de sezonun maçı olabilirdi ama tüm bunlar boş tribünler önünde gerçekleşmiş olacaktı. Futbolun ya da her hangi bir spor dalının seyirciler olmadan amacından uzaklaşacağını umarım bizde yakın zamanda fark ederiz.

(İbrahim Altınsay bugünkü yazısında İngiltere'den bir kaç adet "la fountaine" masalına ve ülkemizden de bizlere has bir örneğe yer vermiş. Okumanızı tavsiye ederim.)

* Bir kaç sene öncesinde İstanbul'da indirimli pasoların arkasında yazan slogan.

Geri Dönüş


Pazartesi gecesi oynanan Chicago Bulls - Sacramento Kings maçı son zamanların en büyük geri dönüşüne sahne oldu. 3. çeyrekte 3 dakika 10 saniye geride kaldığında skor 79 - 44 Chicago Bulls üstünlüğe ile girildi. Bu dakikadan sonra ise Sacramento Kings 1996 yılından beri NBA'deki en büyük geri dönüşü gerçekleşti ve maçı 102 - 98 kazandı. Bu etkileyici geri dönüşü gerçekleştirirken Kings son çeyrekte Bulls'u 10 sayıda tutmayı başardı. Maç sonrası Bulls oyuncu Lou Deng'in, "I think we relaxed" açıklaması ise biraz hafif kalmış. Kings oyuncuları bu tarihi performansları ile bir kez daha hayat varsa umut vardır sözünü bizlere hatırlatmış oldu.

Cataluña no es España*



* Katalunya İspanya değildir

21 Aralık 2009 Pazartesi

Rekor


(Resim Aceto Balsamico'dan )

Gitme Kal Bu Şehirde


Seyrederken pek haz almadığım ligimizin nadir güzelliklerinden biri olan Harry Kewell ve onu izleme zevki umarım bu sene sonunda son bulmaz. Etkileyici bir kariyer ve bu tarz profesyonellik anlayışına sahip Kewell'ı uzun yıllar daha izlemeyi sadece Galatasaray taraftarı değil bu güzel oyunu seven herkes istiyordur. Eğer ligimizle bir yerlere gelmek istiyorsak bu Kewell kalitesinde oyuncular sayesinde olacaktır. Galatasaray kadrosundaki genç oyuncular için de Kewell ile aynı takımda yer almak büyük bir şanstır. İçlerinde bu fırsatı kaçırmayıp ondan çok şey öğrenmesi gerekenlerin başında da vurdumduymaz Aydın geliyor. Daddy Cool'un, sözleşmesini uzatmaktan yana kafasında sorular varsa yönetimin ve taraftarın bu konuda elinden geleni yapması gerekir, Gençlerbirliği maçında Kewell ile ilgili ne düşündüklerini gösterdikleri gibi.

The Damned United


The Damned United, Derby Country'ye tarihinin ilk şampiyonluğunu yaşatan, Nottingham Forest efsanesini yaratan "koca kafa" Brian Clough'un 44 günlük Leeds United macerasını konu alıyor. Vefazılığın, yalnızlığın, intikamın, azmi barındıran başarı hikayesini anlatan film izlenmeye değer. 20 Eylül Mert Aydın'ın 2004'de hayatını kaybeden Clough ile ilgili yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

"I'm not saying i was the best manager in the business. but i was in the top one."

19 Aralık 2009 Cumartesi

16 Aralık 2009 Çarşamba

Keskin Sirke

Bir takımda hırçın futbolcu sayısı ne kadar fazla ise, o takım kendi taraftarının gözüne daha bir güzel gözükür. 11 savaşçıdan kurulmuş takımlar kimi taraftarların hayallerini süsler. Çoğunlukla da ezeli rakibinizdeki bu tarz oyunculardır en çok nefret ettikleriniz, Fenerbahçe'de Lugano, Milan'da Gattuso gibi...

Mustafa Sarp şu ana kadar ki performansıyla gösterdi ki sarı kırmızılı formayı sırtından çıkarmak istemiyorsa, savaşçı ruhundan vazgeçmemeli. Forma şansı bulduğunda Galatasaray orta sahasını kırılgan yapısından kurtarıp direncini yükseltiyor. Burada Sarp'ın dikkat etmesi gereken hırçınlık ile antipatiklik arasında ince çizgi. Mustafa Sarp gözlemlediğim bazı olaylardan sonra bana artık antipatik gelmeye başladı.

Mustafa Sarp'ın formayı parçalarcasına isyan etmek yerine elinde böyle bir şans varken Rijkaard'dan yardımıyla bu güzel oyuna nasıl bakılması gerektiğini öğrenebilir. Yeşil sahanın savaş alanı değil de spor yapılan bir alan olduğunun farkında olarak, Galatasaray'ın orta sahasında oynayan bir orta saha oyuncusuna göre zayıf olan yaratıcılık ve hücum özelliklerini geliştirmeye odaklanırsa İstanbul kariyeri daha uzun soluklu olabilir.

15 Aralık 2009 Salı

Bire Bir

Dansa Davet


Dans etme yeteneği doğuştan mı gelir yoksa sonradan kazanılabilir mi? 150 kg ağırlığında 2.16 metre uzunluğundaki biri dans pistinde ne kadar kıvrak olabilir? Bayanlar baylar karşınızda Shaq "The Diesel" O'Neal...

Kaş Yapayım Derken Göz Çıkarmak


Manisaspor-Beşiktaş maçında her zamanki gibi dikkatimi en çok çeken olay ne yazık ki yine futbol dışı oldu. Maç öncesi seromonisine takımlarla birlikte 22 minik çocuğu incecik, kısa kollu formalarla çıkartma fikrini akıl edip soğuktan tir tir titreyen miniklerin üstüne ceket geçirmeyi akıl edemeyen "Büyükler" ligimize artık İngiltere Premier League ya da La Liga edası verme sevdalarından kurtulsun artık yoksa bu zihniyet ile bizler göz çıkartmaya devam ederiz...

Bu günkü yazısının sonunda bu konuya değinen Banu Yelkovan'ın ve tüm köşesini bu konuya ayıran Erkan Goloğlu'nun yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

Baskı


15 yıllık NBA kariyeri boyunca %76 ile serbest atış kullanmış Grant Hill üzerindeki seyirci baskısı. Serbest atışı kaçırdı mı bilmiyorum ama spor müsabakalarında bu tarz yaratıcı fikirlerin bilinçsizce tepki göstermekten çok daha etkili olduğunu düşünüyorum.

İğne Deliği #1

14 Aralık 2009 Pazartesi

Buffon'a Penaltı Atmak


Penaltı anında kalenin boyutları kalecinin gözünde büyürken, penaltıyı kullancak oyuncunun gözünde ise git gide küçülür. Hele kalede Buffon varken bu düşünce daha da korkutucu hale gelebilir. Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura çıkması için son maçında Juventus'a karşı galibiyetten başka şansı olmayan Bayern Münich adına böyle kritik bir maçta kaleci Butt, Buffon'u ters köşeye yatırmayı başarıyor.

Evim Evim Güzel Evim


Tilki ve kürkçü dükkanı hikayesini andıran Iverson'ın evine geri dönüş hikayesi ne kadar güzel başlamasına rağmen çok kötü bir şekilde devam ediyor. Iverson gelişinden sonra oynadıkları üç maşı da kaybettiler ve mağlubiyet serilerini 12 maça çıkardılar. Şuanki tabloda, The Answer'ın 76ers'da birçok soruna cevap bulması gerekebilir.

13 Aralık 2009 Pazar

Poster


Cory Brewer, Derek Fisher'ı postere konu mankeni yapmış.

12 Aralık 2009 Cumartesi

Sezon Finali


Dexter vs Trinity

coming soon...

11 Aralık 2009 Cuma

Bay Yetenek

Koş Sinan Koş


Sinan Polat 90+5'de attığı kafa golü ile Standart Liege'i Avrupa Ligi'ne taşıdı. Hem gol hem de Sinan'ın golden sonraki sevinci görülmeye değerdi. Aceto Balsamico'nun dediği gibi hayat varsa umut vardır.

8 Aralık 2009 Salı

The International


Hiçte yabancı olmadığımız bir senaryo, Koş Lola Koş'un yönetmeni Tom Tykwer'ın süzgecinden geçerek çekilmiş. Kötülerin her zaman bir şekilde var olacağını, ve bu döngüyü engellemenin imkansızlığını konu alan film Clive Owen ve Naomi Watts'ın hatrına izlenebilir. Clive Owen'a rağmen aksiyondan uzak kalan filmin bizi en çok ilgilendiren kısmı ise finalinin İstanbul'da geçiyor olması ve üstat Halık Bilginer'in de hatrı sayılır bir rol alması. İyi seyirler...

BMW - The Hire: Devil

6 Aralık 2009 Pazar

Beyoğlu




Sessizlik içime çökmüş,bir uyku gibi
Bütün sokaklarım beni unutuyor
Beyoğlu'nda bir öğle vakti
Herkes kendisi gibi ...

Murat Çelik'in "Beyoğlu'nda Bir Öğle Vakti" şarkısında dediği gibi, Beyoğlu'nda herkes kendisi gibidir. Her türlü insanı ve duyguyu kucaklar geri çevirmeksizin, hepimizden birşeyler saklar bir ömür boyu Beyoğlu. İşte bu karşılıksız kucaklamayı cumartesi günü Radikal'deki köşesinde Yıldırım Türker çok güzel ifade etmiş. Beyoğlu'nda ufacık anısı olup onunla ilgili birşeyler okumak isteyenlere bu yazıyı tavsiye ederim.

Sana Da Bu Yakışırdı


Beşiktaş - Diyarbakırspor maçını canlı izleme fırsatını bulamadım. Bu karşılaşmayalı karçıdığıma okuduğum haberden sonra çok üzüldüm. Çarşı'nın herkese örnek olması gereken davranışına canlı şahit olamadım ne yazık ki. 90 dakika boyunca gol olmamasına rağmen Çarşı bu maçtaki tutumu ile bence sezonun en güzel golünü tüm ırkçalara karşı atmış oldu. Diyarbakırsporlu oyuncuları trübüne çağırmaları bu ligde herşeyin üç puan olmadığını umarım bizlere hatırlatmış olur.

Sonunda


New Jersey Nets, 3 gün önce Dallas Mavericks karşısında 18. yenilgisini alarak NBA tarihinin en kötü başlangıç rekorunu eline geçirmişti. Herkes Nets'in ilk galibiyetini ne zaman alacağını konuşurken onlar bu sorunun cevabını çok geçmeden verdiler. Charlotte Bobcats karşısında dün gece oynadıkları maçı kazanarak yenilgi serisine son verdiler. Bakalım kaç maç yenilgi yüzü görmeyecekler.

Son Söz


Staples Center'da maçın bitmesine 3.2 saniye kala Los Angeles Lakers, Miami Heat önünde 1 sayı geridedir. Lakers oyuna kenardan başlar ve Kobe Bryant topla buluşur. Kobe, zor bir pozisyonda Dwyane Wade'in üzeriden şuta kalkar ve ... Hikayenin devamı bu burada

Insert Coin


Bir hafta kadar önce burada Allen Iverson'ın basketbolu bıraktığını yazmıştım. Iverson, NBA kariyerinde formasını giydiği ilk takım olan ve NBA finaline taşıdığı Philadelphia 76ers'dan gelen teklifi geri çevirmedi ve basketbola geri döndü. Spor dünyasında, özelliklede ülkemizde sıkça rastladığımız, yuvamdan çağırdılar ve hayır diyemezdim tarzında bir transfer oldu bu. The Answer tekrar geri döndüğü parkelere egosunu ve sorunlarını beraberinde getirmezse, Andre Iguodala ve Elton Brand ile 76ers'ı play-off'a taşıyabilir.

27 Kasım 2009 Cuma

Antichrist


Acı - Umutsuzluk - Yas

26 Kasım 2009 Perşembe

 
Site Meter