27 Temmuz 2010 Salı

Fair-Play Lütfen


UEFA Avrupa Ligi'ne katılma hakkı elinden alınıp Villarreal'e verilen Mallorcalı futbolcular Feyenoord ile oynadıkları hazırlık maçı öncesi UEFA'yı protesto etmeyi unutmadılar.

25 Temmuz 2010 Pazar

Ayrılık da Sevdaya Dahildir


Ben dün gece İstanbul'daki dostlarımla vedalaşırken bu güzel adam da 15 yıldır formasını giydiği Real Madrid'e veda etti. Ayrılıklar her zaman hüzün dolu olur ama ayrılıkların da sevdaya dahil olduğunu unutmamak gerekir. Umarım Guti'nin o güzel ara paslarını, sanatçı edasıyla yeşil sahada yaptıklarını bu ülke topraklarında da canlı canlı izleriz...

16 Temmuz 2010 Cuma

12 Temmuz 2010 Pazartesi


2010 Dünya Şampiyonu İSPANYA !!!

9 Temmuz 2010 Cuma

Yarasaların Arasında Bir Örümcek Adam


Bugün Valencia kulübü yeni transferlerinden Mehmet Topal'ı basına tanıtı. Mehmet Topal'ın transferi bundan sonra oyuncularımız ve kulüplerimiz için bir dönüm noktası olacaktır. İspanya'nın Barcelona ve Real Madrid'in ardından üçüncü büyük olarak sayabilceğimiz Valencia'nın bonservis bedeli ödeyerek yaptığı bu transfer bu topraklardan yapılmış en büyük transferdir bana göre. Mehmet Topal için Galatasaray sonrası Valencia bence çok doğru bir tercihtir.

Emre Belözoğlu'nun zamanında plansız programsız yaptığı tercihlerin (Inter ve Newcastle United) bir oyuncunun kariyerini nasıl etkileyebileceğini görmüştük. Arif Erdem'in lahcamun hasretine yenik düştüğü İspanya'da Nihat Kahveci sonrası Mehmet Topal'ın da gayet başarılı olacağına inanıyorum. İspanya'daki futbol yaşantısı için Nihat'ın tecrübelerinden faydalanadabilir. Basın toplantısında da bu konuda ne kadar bilinçli olduğunu gösterdi ve en kısa zamanda ispanyolca öğreneceğini söyledi. Geçtiğimiz sezonun ardından futbola veda eden Baraja'nın yerini doldurmak için mücadele edecek Örümcek Adam'ın İspanya kariyerini Barcelona, Mourinho kapışmasının yanında heyecanla takip edeceğim.

Yok Artık Miami Heat


NBA'de son yıllardaki Los Angeles Lakers hanedanlığı diğer takımların kadrolarını oluşturmasına büyük etki yapmaya başladı. İddaalı takımların birçoğu yeni sezona başlarken nasıl başarılı oluruzdan öte Lakers'ı nasıl durduruz planları yaparak giriyorlar.

Boston Celtics'in üç all-star oyuncuyu aynı forma altında biraraya getirip şampiyonluk yüzüğünü takmasından sonra Miami Heat işi bir adım öteye götürdü ve NBA sayı krallığında ilk onunda bulunan üç oyuncuyu kadrosuna kattı. Wade, biten sözleşmesini uzatırken, ilk transfer hamlesi Chris Bosh ile geldi. Bana göre bu hamle Lebron James'in de tercihini büyük oranda etkiledi. Asıl bomba ise dün gece patladı ve LeBron James önümüzdeki yıldan itibaren Heat forması giyeceğini açıkladı. Bu açıklama sonrası Florida'da 6 numaralı LeBron James formalı piyasaya sürülürken, Cleveland'da ise 23 numaralı formalar ateşe verildi.

Miami Heat, Dwayne Wade, Chris Bosh ve LeBron James üçlüsü ile doğu konferansının açık ara en iddaalı ekibi olurken NBA şampiyonluğu içinde Lakers'a ne kadar istekli olduğunu göstermiş oldu. Boston Celtics üçlüsüne göre yaşça genç olmaları çok büyük bir avantaj. Böyle sansasyonel isimleri bir araya getirdiğinizde herşey elbette toz pembe olmuyor. Hücumda topu elinde isteyen bu üç ismin, egolarından ne kadar fedakarlık yapacağı ve bu üçlünün etrafında hangi isimlerin olacağı Heat'in kaderini çizecektir. Bu üç ismi Heat forması altında gören Pat Riley'da bencteki yerini önümüzdeki sezon yerini alır.

Bu yaz transfer sezonun en umutlu takımı New York Knicks ise bu transfer sonrası süt dökmüş kedi gibi bakakalmıştır sanırım. Tüm planları LeBron James üzerine yapan Knicks, David Lee'yi de takımdan gönderdikten sonra elinde bir tek, ego konusunda LeBron ile kapışabilecek Amere Stoudemire kaldı. Pierce, Nowitzki, Joe Johnson gibi isimler kontratlarını uzatırken Boozer Chicago Bulls ile, Bosh ve LeBron'un Heat ile anlaşması sonrası albenisini yitiren free-agent havuzundan bakalım kimler Knicks forması giyecek.

Cengaver Cana


Flavio Conceicao, İnamoto, Ahmed Barusso, Linderoth gibi hayalkırıklıklarından sonra Galatasaray orta sahasının yeni savaşçısı Lorik Cana oldu. Mehmet Topal ve Keita'nın satışından sonra beklenen transfer hamlelerinin ilki en çok ihtiyaç duyulan bölgeye yapıldı. Cana'nın Sunderland'de geçirdiği geçen sezondan daha ziyade Marsilya'daki performansını izleme şansı bulmuştum. 90 dakika mücadele eden, formasının hakkını sonuna kadar veren agresif oyun tarzının getirisi olarakda sıkça kart görmesi dezavantaj gibi görünse de Galatasaray'ın iskeletini oluştururken bu tarz mücadeleci bir isme ihtiyacı vardı. Neill önünde Cana ile kurulmaya başlayan iskelet ilerde Baros ile bitiyor. Bu düzende iki boşluk var, kaleci ve Cana ile Baros arasındaki isim.

Türkiye Ligi'nde başarılı olmanın en basit formülü olan iyi bir kaleci, sağlam stoper ikilisi iskeletini kurmaktır. Bunun örneklerini defalarca gördük; Taffarel-Bülent-Popescu, Rüştü-Hogh-Uche, Mondragon-Song-Tomas, Cordoba-Zago-Ronaldo... Servet'inde bu sene kendini toparlamasını umarak ve iyi bir kaleci transferi ile Galatasaray bu iskelete sahip olabilir.

Mehmet Topal'dan gelen para belki kendisinden 3 yaş büyük olan başka bir isim için kullanıldı, ve Cana ismi birçok taraftarı tatmin etmemişte olabilir ama bundan önce gelen büyük isimlerin yarattığı hayal kırıklığı sonrası Cana'nın göstereceği performans için sabırlı olmak gerekir. Galatasaray'ın bu sene gerçekleşen transferlerininde Rijkaard'ın istekleri doğrultusunda yapıldığı düşünürsek geçen seneye göre bazı şeylerin farklı olacağını düşünmek mümkündür. Cana sonrası en çok gündeme gelen isim Monaco'dan Pino olsa da bu ismin Kallström olması dileğiyle...



Bülent Timurlenk: Lorik Cana: Savaşın Çocukları Savaşçı Olur

Bener Onar : Lorik Cana ve Hakemler

6 Temmuz 2010 Salı

Köyden İndim Şehre


NBA'de bu yaza damgasını free-agent konumundaki süper yıldızların hangi takıma gideceklerine dair haberler vuruyor. Bu seneki free-agent havuzunu ise birçok dev isim oluşturuyor; LeBron James, Dwayne Wade, Chris Bosh, Amare Stoudemire, Dirk Nowitzki, Joe Johnson, Carlos Boozer... Bu isimlerden Nowitzki ve Joe Johnson takımları ile tekrar anlaşmaya vardı. Bu yazın ilk flaş transferini ise, Amare Stoudemire'ı kadrosuna katan New York Knicks patlattı. Knicks, Stoudemire'a 5 yıl için 100 milyon dolar ödeyecek. Bu transferden sonra gözler Amare'nin yanına Knicks'e gelecek ikinci isme çevrildi. New York Knicks kadrosuna maksimum kontratlı bir oyuncu daha katma imkanına sahip. Forma numarasını otuz ikiden bire çeviren biri için New York Knicks tercihi beni pek şaşırtmadı. Phoenix Suns ile batı finalinden öteye gidemeyen Amare'nin New York Kincks'de de olası bir ikinci yıldız transferi olsa bile NBA finali görmesi çok zor bana göre. Ne York Knicks'in bana göre asıl sorunu iki maksimum kontratlı oyuncunun etrafındaki isimler olacaktır. Amar'e Stoduemire'de kısa bir ayrılıktan sonra tekrar eski koçu Mike D'Antoni ile New York Knicks forması altında buluşmuş oldu. Amare'nin New York Knicks şapkası ile MAdison Square Garden önünde verdiği pozda tam köyden indim şehre pozu olmuş.

Bu transfer sonrası çehre değiştirecek bir diğer takım ise, NBA'de taraftarı olduğum Phoenix Suns. Amare'nin gidişi sonrası oluşan boşluğu nasıl dolduracakları burada çok önemli. Zaten her daim pota altında sıkıntı yaşayan Suns'ın Amare kadar skorer bir pota altı oyuncusu bulması çok zor. Bu ayrılık ile belki hep yumuşak tarafı olan pota altı savunmasını sertleştirmek adına buna uygun isimlere yönelebilirler ki ilk transferleri free-agent Hakeem Warrick ile anlaşmak oldu. Nash'in varlığı ile Warrick'in istatisliklerini ikiye katlaması muhtemeldir ama Amare'nin boşluğunu bir tek Warrick ile doldurmaları imkansız. Nash'in de belki de son senesini oynadığı Suns'ı zor günler bekliyor.

Güzel Haber


Yukarıdaki resimde bulunan üç isimden soldaki gönderilmeye çalışıyor, ortadaki bugün itibariyle başka bir kulüpte forma giyecek, sağdakinin durumu ise belirsiz. İşte bu tablo Galatasaray'ın geçen seneki transferlerinde ne kadar başarısız olduğunun kanıtı. Sabah uyandığımda karşılaştığım ilk haber, Keita'nın Al Sadd kulübüne satılmış olduğudur. Keita'nın gidişine üzüldüm desem yalan söylemiş olurum. Hele ki aldığımızdan daha yüksek bir paraya sattığımızı duyunca daha da bir sevindim.

Abdul Kader Keita'nın geçen seneki istatisliklerine baktığımızda, sizi tatmin eden rakamlar ortada dolaşıyor (38 maç 10 Gol - 14 Asist) ama Keita gerek Süper Lig'de geçtiğimiz sezon ortaya koyduğu tiyatral ve şiddet içerikli hareketler, gerekse Dünya Kupası'ndaki oskarlık performansı ile Galatasaray formasını giymeye hak eden bir sporcu değildi.

Bu transferden sonra Dos Santos ve Kewell'ında önümüzdeki sezon takımda olmayacağını varsayarsak Elano'nun takımda ihtimali yükselmiştir bana göre. Keita'nın gidişinde beni sevindiren bir diğer nokta ise Galatasaray'ın herhangi bir maddi kayba uğramamış olmasıdır. Galatasaray, Keita ve Mehmet Topal transferleri ile de uzun zamandır yapamadığı, oyuncu transferinden de kaynak elde etmeyi bu sene yavaş yavaş başarmaya başlamıştır. Şampiyonlar Ligi'ne bu kadar zamandır uzaktan bakan Galatasaray'ın gelirlerini attırmak için daha da çok oyuncu satması gerekebilir.

Johan Neeskens


Ne kadar uğraşsamda videoyu buraya yükleyemedim ama futbolla hatta sporla uzaktan yakından ilgilenen herkesin bu videoyu izlemesini tavsiye ederim. NtvSpor'da yayınlandığına kaçırmıştım. Dünkü Spor Servisi programının kapanışında denk geldim. Uğur Vardan dünkü yazısının bir bölümünde bu klipten bahsetmiş. Bende onunla aynı duygular içindeyim, Galatasaraylı futbolcuların böyle bir isimle çalışabilme imkanı buldukları için kendilerini şanslı hissetmeleri gerek. Böyle bir değerin bu ülkede çalışıyor olup bizlerin farkına varamaması ne kadar üzücü. Keşke futbola, spora Neeskens'in dediği gibi "... ne de olsa insanız hepimiz" pencerisinden bakarsak birçok sorunun da üstesinden gelebiliriz gibi geliyor bana.

John Neeskens Klibi
 
Site Meter