9 Temmuz 2010 Cuma

Cengaver Cana


Flavio Conceicao, İnamoto, Ahmed Barusso, Linderoth gibi hayalkırıklıklarından sonra Galatasaray orta sahasının yeni savaşçısı Lorik Cana oldu. Mehmet Topal ve Keita'nın satışından sonra beklenen transfer hamlelerinin ilki en çok ihtiyaç duyulan bölgeye yapıldı. Cana'nın Sunderland'de geçirdiği geçen sezondan daha ziyade Marsilya'daki performansını izleme şansı bulmuştum. 90 dakika mücadele eden, formasının hakkını sonuna kadar veren agresif oyun tarzının getirisi olarakda sıkça kart görmesi dezavantaj gibi görünse de Galatasaray'ın iskeletini oluştururken bu tarz mücadeleci bir isme ihtiyacı vardı. Neill önünde Cana ile kurulmaya başlayan iskelet ilerde Baros ile bitiyor. Bu düzende iki boşluk var, kaleci ve Cana ile Baros arasındaki isim.

Türkiye Ligi'nde başarılı olmanın en basit formülü olan iyi bir kaleci, sağlam stoper ikilisi iskeletini kurmaktır. Bunun örneklerini defalarca gördük; Taffarel-Bülent-Popescu, Rüştü-Hogh-Uche, Mondragon-Song-Tomas, Cordoba-Zago-Ronaldo... Servet'inde bu sene kendini toparlamasını umarak ve iyi bir kaleci transferi ile Galatasaray bu iskelete sahip olabilir.

Mehmet Topal'dan gelen para belki kendisinden 3 yaş büyük olan başka bir isim için kullanıldı, ve Cana ismi birçok taraftarı tatmin etmemişte olabilir ama bundan önce gelen büyük isimlerin yarattığı hayal kırıklığı sonrası Cana'nın göstereceği performans için sabırlı olmak gerekir. Galatasaray'ın bu sene gerçekleşen transferlerininde Rijkaard'ın istekleri doğrultusunda yapıldığı düşünürsek geçen seneye göre bazı şeylerin farklı olacağını düşünmek mümkündür. Cana sonrası en çok gündeme gelen isim Monaco'dan Pino olsa da bu ismin Kallström olması dileğiyle...



Bülent Timurlenk: Lorik Cana: Savaşın Çocukları Savaşçı Olur

Bener Onar : Lorik Cana ve Hakemler

Hiç yorum yok:

 
Site Meter