29 Mayıs 2009 Cuma

Baba ben Büyüyünce Güntekin Onay Gibi Olucam.


Ülkemizde küçük bir çocuğa ileride ne olacağını sorduğumuzda alacağımız yanıt hemen hemen aynıdır, doktor, mühendis, avukat, öğretmen... Ben bu durumu ülkemizdeki üç büyüklerin içinde bulundukları ruh haline benzetmekteyim. Ya Barcelona gibi olmak istiyolar ya da Manchester United gibi. Sanki yeryüzünde örnek alıncak başka spor kulübü yokmuş gibi. Yöneticilerin, teknik direktörlerin ağzından çıkan her kelime sanki her sene uluslararası başarılara alışkın bir söylem içinde. Unutmayalım ki bu ülke 50 yıllık profosyonel lig tarihinde sadece bir kere avrupa'da kupa kaldırma başarısı gösterdi. Bu demek olmuyor ki bir sonraki başarı 50 yıl sonra gelicek ama izlenilen politikalar, yönetim şekilleri bize gösteriyor ki bu süre sanki daha da uzayacak gibi.

Neden kendi içimizden Sevilla, Lyon, Everton, Fiorentina olmayı arzulayan kulüpler yetiştiremiyoruz tıpkı bu ülkedeki hemşire, teknisyen, sporcu olmayı isteyecek çocuklar gibi. Gerçekleştirebilmesi mümkün hayaller kurmak bu kadar zor mu? Kendini büyük olarak nitelendirdiğimiz kulüplerimiz bir Barcelona düzeyine ulaşamadıkları zaman, niçin durum değerlendirmesine gitmiyorlar. İleride beklentiler karşısında istenilenlere cevap veremeyen insanlar gibi bunun çöküntüsünü mü yaşıyolar, sanmıyorum. Hala kurdukları o tozpembe dünyada yaşamaya devam edip taraftarlara vaadlerde bulunmaya devam ediyorlar. Bu sene Newcastle United'ın yaşadığı travmayı yaşayacak kadar adaletli bir ligimizin olmaması da belki de bu polyana modundaki yöneticelerimize cesaret vermekte. Kayseri Erciyesspor renklerini mavi-siyah yaptığı zaman kendisine kardeş kulüp olarak Inter'i seçiyor. Inter'i Kayseri'ye hazırlık maçınada olsa getirebileceğine inanıyor. Kendisine Atalanta'yı model alsa kendine belki de herşey çok daha farklı olucak.

Geçen hafta Ntvspor'daki Yenilsende Yensende programında Banu Yelkovan'ın Galatasaray taraftarlarına söylediği bir şey vardı. Ben her sene Real Madrid'den oyuncu alan bir kulüp olacağıma her sene Real Madrid'e oyuncu satabilen bir külup olayım. Tıpki Sevilla'nın Lyon'un ve de Werder Bremen'in yaptığı gibi. Dani Alves'i ve Keita'yı Barcelona'ya satıp sanki hiç birşey olmamış gibi yola devam edebilmek, her sene en iyi orta saha oyuncularını avrupanın çeşitli kulüplerine satıp yola aynı şekilde devam eden Lyon gibi, keşfettiği yıldız adaylarını genellikle Bayern Munich kapsada onların yerini her zaman dolduran Werder Bremen olabilmek, her sene Barcelona olmayı hedefleyip hüsrana uğramaktan çok daha gerçekci ve yol gösterici olmalı. Kısaca herkesin Manchester United veya Barcelona gibi olmak istediği bir ligde kim Everton veya Valencia olacak?

3 yorum:

CAA dedi ki...

Wolky çok güzel ve bir okadar da doğru tespit içeren yazı olmuş.Hemen herkes Barça, Real Madrid, MAnchester veya Milan olmak istiyor.Şuna katılırım eğer hedef Avrupada kupaysa onlar gibi olmalısın ama zamanı var. Önce rol modelini seçerken senin de dile getirdiğin gibi kendine yakın olan , gerçekci bir rol model seçeceksin.Zamanla aşama kaydederek Barça Rol modeline yaklaşacaksın.Belkide ileride sen rol model olursun ama hepsi zamanla.Real Madrid bile borç batağından çıkıp bugünkü haline geldi.Hiçbirşey imkansız değildir ama doğru zamanda doğru adımlarla, Büyük değil sağlam adımlarla..

Aslında bu değindiğin konu Bizim ülkemizde her alanda gözlemlenebilir.Her platformda en büyük olmak isteriz.Bu güzeldir insan hedefi koyarsa başarılı olur.Ama biz En büyüklerin nasıl bu hale geldiğine, yaptıklarına, aşamalarına bakmadan geçtikleri evrelere bakmadan En büyük olmayı isteriz.İşte yanlış burada başlar.

Onur() dedi ki...

Neredeyse herkesin üc büyükler taraftari oldugu bir ülkede nasil rekabet ortami yaratilacak. Bundesliga'nin seyirci ortalamasi 30 bin kisi. Eski gücünden eser olmayan Dortmund 60 bin kisi ortalamaya oynuyor. Son 18 senede sampiyonluklarin yarisini Bayern alsada 6 farkli takim sampiyon cikartmislar. Su ikinci ligde oynayan Kaiserslautern bu sene ilk kez sampiyon olan Wolfsburg dahil. Ingiltere'de ikinci lig takimlari bile kombineleri cok rahat satabiliyorlar. Yöneticilerin kötü tiyatrocular olduklarini zaten biliyoruz ama taraftarlara ne demeli...

Adsız dedi ki...

54 senelik bir gerçeği değiştirmek kolay değil. Model alırken ülkenin ekonomisiden tutun yapısı ve Avrupa'daki saygınlığına kadar herşeyi dikkate almak gerekli. İtalya, İspanya, İngiltere ve, Almanya 54 senelik Şampiyon Kulüpler Kupası ya da şimdiki adıyla Şampiyonlar Ligini 40 kez kazandılar. Geriye kalan 14 kupanın 10 u da Hollanda ve Portekiz e ait. Kupa Fransa, İskoçya, Romanya ve Sırbistan a sadece bir kere gitti. Türkiye nin öncelikle rekabet edeceği ülkeler bunlar değil. Yunanistan ve Ukrayna futbolu ilerlerken bizim futbolumuzda gerileme var. Bu bir gerçek. Romanya nın bile 2008-2009 sezonunda Avrupa kupalarına 7 takım gönderdiğini unutmayalım. Öncelikle Türkiye, Ukrayna, Yunanistan ve Romanya gibi ülkelerin amacı istikrar olmalıdır. 10 larca seneye bir kupa ya da bir yarı final sığdırıp 3-4 sene Avrupa da gözükmmeektense her sene bu kupalarda üst turları zorlamalılar. Futbola yeteri kadar önem göstermeyen kuzey ülkelerinden ya da nüfusu bizim 10da birimiz bile olmayan küçük Avrupa ülkelerinden daha başarılı olduğumuz için gururlanırsak, gerçek bir gün yüzümüze vurur. -Levent

 
Site Meter