25 Haziran 2009 Perşembe

Gökhan Zan'lı Defans Hattı


Bu transferin gerçekleştiği andan itibaren Galatasaray yönetiminin nasıl bir vizyona sahip olduğunu konusundaki tüm fikirlerimin alt üst olduğunu öncelikle belirtmek isterim. Frank Rijkaard'ı takımın başına getiren bir zihniyetin böyle bir transferi gerçekleştirmesi bende inanılmaz bir hayalkırıklığı yarattı. Bu süpriz transfer hikayesinde inanmak istemediğim ama başka da açıklaması olmayan düşünce ise; transferin hocanın arzusu dışında bir Haldun Üstünel projesi olduğudur.

Blogdaki transfer haberine gelen yorumlara göre transfer hakkındaki görüşler hemen hemen ikiye ayrılmakta. Bu gelişmeye kimi yorumcuların olumlu bakmasını sağlayan etkenlerin bonservis bedeli ödenmemiş olması ve Servet'in bize yaşattıkları olduğunu düşünüyorum. Eğer bu tranfere bu çerçeve de bakarsak herşey toz pembe. Çok yakın zamanda Fenerbahçe'den aforoz edilip Sivas'ın yolunu tutan Servet Çetin'in Galatasaray'da gösterdiği gelişim ve bu gelişim hikayesinin 8 milyon avro ile bitmesi tabi ki herkeste yeni bir Servet Çetin heyecanı yaratmıştır, yaratması da normaldir. Servet 2 sene içinde Galatasaray'da gösterdiği performans ile kendisi için ödenen rakamı 16 katına çıkarmayı başarmıştı. Gökhan Zan'ın transferinde ise Servet'in aksine bonservis ödenmemişti ve bu durum transferi daha da ilgi çekici kılıyordu. Servet'in futbola bakışını, gösterdiği azmi ve çalışmayı Gökhan Zan'dan görebilceğime imkan bile vermiyorum. Bardağa dolu tarafından baktığınız zaman, milli takım stoperini geçen sezon şampiyon olmuş takımdan bonservissiz transfer ediyorsunuz. Bu durumda söylencek pek fazla bir şey yok gibi. Yalnız ben bu gelişme için bardağa bakmak yerine bardağın içindeki suya bakmak istiyorum.

Her zaman bir işe girişirken en zor olanı başlangıç adımını atmak olmuştur. Başladıktan sonra yapacağınız her hamle ilk attığınız adıma uygun olmalıdır ki sonuca varmalısınız. Galatasaray yönetimi bu seneki başlangıcı herkesi şaşırtacak seviyede sağlam ve güzel yaptı. Taraflı tarafsız herkesin tadir ettiği bir kararla sahip olduğu potansiyeli bir türlü göstereyemen takımın başına Frank Rijkaard gibi bir ismi getirdiler. Olabilecek en güzel başlangıçlardan bir tanesini gerçekleşmiş oldu. Benim beklentim ise, bundan sonraki hamlelerin bu doğrultuda olacağı yönündeydi. Biraz açacak olursak eldeki kadronun korunması, takım ruhuyla hiçbir alakası olmayan ve her zaman sezon başı veya sezon ortası kamplara geç katılan Lincoln'ün gönderilmesi, saha içi davranışlarından ötürü taraftarları futboldan uzaklaştırıp, galeyana getiren Sabri'den artık vazgeçilmesi ve en önemlisi Rijkaard'ın oturtmak istediği sisteme uygun takviyelerin yapılmasıydı.

Ülkemizde hemen hemen her futbolsever Rijkaard'ın Barcelona'da oynattığı futbol ile ilgili bir fikre sahip. O yüzden tekrar bundan bahsetmeye gerek yok sanırım. Burada önemli olan sistemin içindeki çarkların görevleri. Rijkaard'ın Barcelona'da bizlere izlettiği oyun anlayışında defans hattı neredeyse santraya kadar çıkmaktadır. Bunun amacı oyuna mümkün olduğunca dar alanda hükmedip topa sahip olmaktır. Bunu yapabilmeniz için defansın göbeğinde oynayan savunmacılarınız belli özelliklere sahip olması gerekir, bunlar da başlıca süratli olmanız, ilk hamlelerde başarılı olmanız ve zamanlama hatası yapmamanızdır. Bu özellikler oynatacağınız stoperlede mevcut değilse defans hattı ile kaleci arasındaki 30-40 metrelik alan rakip takım için maden demektir. Benim futbol anlayışım doğrultusanda Gökhan Zan bu özelliklerin hiç birine sahip değil. Bunların dışında her maç sakatlanma riski taşıması da tabloyu biraz daha bulanıklaştırıyor.


Hemen hemen her önemli maçta gol yeme başarısı gösteren milli takımımızda forma şansı bulmasını da başka bir altenartifinin olmamasından kaynakladığına inanıyorum. Bu durumda milli takımda şans bulması pek birşey ifade etmiyor. Beşiktaş'ta ki kariyerine baktığımız zaman, 4 sene içerisinde en ufak bir gelişme gösterememiş ve bir türlü istikrar yakalayamayıp 25 maçın üzerine çıkamamıştır. Kendisi, bu ligde Sabri ile beraber bu kadar fırsat yakalayıp hiçbirini değerlendirmeyen, gelecek içinse kendilerinden en ufak beklentim olmayan nadir insanlardandır.

Sonuç olarak Galatasaray, son 4 senedeki lig ortalaması 20 maçı bulmayan, "Cam Adam" lakaplı Gökhan Zan'ı transfer ederek Rijkaard ile yaşadığım heyecanın çabuk sönmesine sebep oldu. Bardağa dolu tarafında bakmak gerekirse, 30 kez milli olmuş geçen senenin şampiyon takımının stoperi bonservis ödenmeden transfer edildi. Bu sayede Galatasaray taraftarları yeni sezonu, "Cam Adam" dan yeni bir "Ayıboğan" yaratma umuduyla açadursun bende yazıyı Frank Rijkaard'ın bu ay ki Galatasaray dergisine verdiği röpartajdan bir bölümle bitireyim...

"Yeni bir sistem yaratacağım. Önemli olan isim değil, önemli olan sisteme uygun futbolcular. Oynayacağımız oyuna uyabilecek futbolcuları almayı planlıyorum."

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Dediklerinize aynen katılıyorum. Çok haklısınız. Bu adam o kadar iyi ki 2008 de Avrupa Futbol Şampiyonası'nda gösterdiği performanstan sonra Premier Liginin ve Avrupa nın en başarılı kulüplerinden, hatta Dünyanın en iyi takımlarından STOKE CITY Gökhan Zan'ı transfer etmek için uzun süre uğraşmıştır. Bu tarihin en öneli olaylarındandır. Bu futbolcu ile ne kadar iftahar etsek azdır!! Nitekim bu güzide kulubün başaramdığını GS başarmıştır. Ucuz diye alınan sucukların çoğu sağlığa zararlı olup bazı 'mallar' bedava verilse alınmamalıdır. KASAP

tranella dedi ki...

transfer sezonu tamamlanmadan hemen heyecanlanmamak lazım takıma daha takviyeler yapılıcaktır..temmuzu bile görmeden yönetimin transfer politikasını eleştirmek biraz saçma en azından temmuz sonunu beklemek lazım nie şu geldi nie bu gelmedi diyebilmek için

Adsız dedi ki...

ben şu an ''bardağı'' bile göremiyorum... G.Zan Sabri H.Balta...(http://isomiliyano.blogspot.com/2009/02/uzaktan-baknca-cok-yakn.html)sonumuz yakın. İsmail

Adsız dedi ki...

Bonservisi elinde olan Murgul Bakır Spor da Nedret adlı muhteşem bir sol bek var. 37 yaşında ama hala çok sağlam oynuyor. Canlı izledim. 50. dakikada fenalaşıp ambulans gelinceye kadar çok iyi mücadele etti. Bence GS bonservisi elinde olan bu oyuncuyu almalı. Çok mantıklı ve hayırlı bi transfer olur. KASAP

hadizlow dedi ki...

Ben alınmasına karşı değilim ama ona verilen paraya karşıyım. Arda gibi biri 1milyon€ alırken Zan gibi bi adama değil 2milyon€ yarım milyon€ bile yeter.

 
Site Meter