10 Haziran 2009 Çarşamba

Trabzonspor - Samet Aybaba - Ferhat Öztorun


Üçüncü sırada bitirilen sezonundan ardından Trabzonspor yönetiminin kısa bir süreliğinede olsa hoca tercihi tüm Trabzonspor taraftarlarının heyecanını, umutlarını yok etmiştir. Samet Aybaba ile anlaşıp gelen tepkiler sonucunda bu karardan vazgeçmesi ne kadar doğru bir hamle olsa da yönetimin futbola bakışını ortaya koymuştur. Ersun Yanal’a bir sezon bile sabredemeyen yönetim Samet Aybaba ile nasıl bir gelecek planlamasına gitmiştir anlamak mümkün değil.

Samet Aybaba’nın klasik Türk antrenörlerinin sahip olduğu ortak geçmişinden bahsetmek istemiyorum. Kaç farklı takımı çalıştırıp, hangi başarısızlıkları elde ettiği benim gibi herkesin hafızalarında. En azından biraz fikir edinmek için bu seneye bakmak yeterli. İlk sekiz hafta Bursaspor’u çalıştıran Samet Aybaba bu dönemde 4 galibiyet ve 4 mağlubiyet almıştır. Çalışılması en zor camialardan biri olan Bursaspor yönetimide evlerinde aldıkları Ankaraspor mağlubiyeti ile de hocanın işine son vermiştir. Bu ayrılıktan sonra Bursaspor’un Ertuğrul Sağlam ile toparlanıp, ortaya koyduğu futbolu taraflı tarafsız herkes takdir etmiştir. Bursaspor ligi 5. sırada tamamlayacak, Samet Aybaba’nın kurtarıcı olarak başına geçeceği Gençlerbirliği ise son hafta averajla ligde kalmayı başaracaktır.


Uzun Bursaspor macerasından sonra Samet Aybaba, ülkemizde klişeleşmiş kalıpla yabancı olmadığı bir camiaya kurtarıcı olarak gelecektir. 26 maçlık Gençlerbirliği serüvenin ise nasıl sonuçlandığını biliyoruz. Düşmeme mücadelesi veren 4 takımdan biri olan Gençlerbirliği sahasında mutlak galibiyet alması gereken maçta hiçbir iddiası bulunmayan Kayserispor’dan 4 gol yiyip ligde kalma şansını mucizelere bırakıyordu. Ligde kalabilmek için hiç birşey yapmayıp başka bir takımın gol atmasını beklemek futbolun mantığı ile ne kadar bağdaşmaktadır. Şans, çabalayanın, mücadele edenin yanında olmazmıydı hep bu sefer öyle olmadı ve Samet Aybaba'nın yüzüne güldü.


Başarıyla uzaktan yakından alakası olmayan bir sezonun ardından Samet Aybaba ise kendisine başarının ödülüymüş gibi sunulan Trabzonspor’un başına kısa bir süreliğinede olsa geçiyor. Ne mutlu ki bu maceradea beklenilenden daha kısa sürüyor.

Bu senaryoda bana göre en masum insandır Samet Aybaba. Ondan, kendi kapasitesinin farkında olup bu görevi geriye çevirmesini beklemek gerçekçi olmazdı. Zaten ülkemizde o düşünce yapısında bir antrenör bulunduğunu düşünmüyorum. Senaryonun baş aktörü Trabzonspor yönetimi ise bizi hiç şaşırtmadan bu ligde herkesin her zaman yaptığı gibi arşivdeki isimlere yönelmiştir. Şenol Güneş, Samet Aybaba ve son olarak Graeme Souness.

Maziye karşı duyulan bu özlemi, tutkuyu hiç bir zaman anlayabilmiş değilim. Biraz daha uğraşılarsa zaten dört “büyük” takımımızda hiç yabancı olmadığımız, benim gibi insanların o isimlerle büyüdüğü hocalar olacak. Daum, Denizli, Terim, Güneş...

Bana göre Trabzonspor gibi başarıya aç, sabırsız, geleceğe dair planları olmayan, geçmişte umudu arayan bir camiaya bu ortama yabancı, Trabzon taraftar ve yönetim baskısı yememiş, yerse de bunun altında ezilmeyecek yabancı bir çalıştırıcı en doğru tercih gibi gözükmekte.

Tüm bu olumsuzluklar içinde Trabzonspor’un sol bekte Hırvat oyuncu Cale’nin alternatifi olmadığını görüp doğru yere doğru transfer hamlesini yapması ise beni çok şaşırttı. Ferhat Öztorun karadeniz ekibinin bu seneki ilk transferi oldu. Umarım Trabzonspor yönetiminin bundan sonraki kararları da bu kadar yerinde olur.

5 yorum:

Levent Karli dedi ki...

Olayı Samet Aybab değil, Trabzonspor cephesi tarafından değerlendirecek olursak, Trabzonspor un mahali takım mantalisinden bir an önce uzaklaşması gerekiyor, içe dönük bir yapıyla İstanbul takımlarıyla rekabet edilemeyeceğinin farkına varılması gerekiyor. Çok önemli bir Trabzonspor yorumcusu bir zamanlar "En önemli en kritik hataları bizim çocuklar yapıyorlar, Trabzonlular yapıyorlar, çok büyük baskı altına giriyorlar" demişti. Doğruluk payı tartışılır, daha geçen gün Napoli de doğup Napoli de oynamak isteyen bir oyuncudan bahsetmiştik. Bu anlamda işin rengi değişibiliyor ve yine bu bağlamda Trabzonspor'a yabancı bir teknik direktör ün gelmesi olumludur kanımca. Diğer yandan İsveç gibi futbol ile ilgili haber başlıklarının küçük puntoyla gazetelerin alt köşelerinde yazıldığı, ana sporu buz hokeyi,kayak ve snowboarding olan bir ülkeden seçilmesi tartışılır. Trabzon da futbol her zaman sevildi, rekabet her zaman vardı. 1920 lerde şehrin Ocaklılar, Güçlüler diye ikiye bölünmesi ve bu iki kulubün amansız mücadelesi hiç kuşkusuz Trabzon da futbolun gelişmesinde çok büyük etken. Bu ezeli rekabet öylesine büyümüşti ki Trabzonspor un 1.lige dahil olması çok geçe kaldı. Kaldı kalmasına ama 1967 de kuruluşunda 10 sene sonra başlayan 8 seneye sığdırdıkları 6 şampiyonluk futbol tarihinde önemli yer tutuyor. Hafızaları zorladığımzda Trabzona gelen hangi öemli yabancıyı sayabliiriz? Arveladze kardeşler, Kevin Campbell, Vugrunec, Lange ve bir kaç isim daha. Bu gerçeğin sadece ekonomik nedenlere dayanmadığı aşikar.

Adsız dedi ki...

Trabzonspor yönetimi ne kadar dengesiz oldugunu bir kez daha gösterdi. Önce elde ümit vaadeden ve bir kac takviyeyle bir kac sene zirveye oynayabilecek takimi kuran Ersun Yanal'i gönderdiler, sonra da onun yerine Samer Aybaba'yi getirmeyi calistilar. Ben kisisel olarak yillarca Trabzonspor'a ve Milli Takima hizmet etmis, Schalke'ye transferiyle Schalke'nin o zamana kadarki en pahali transferi olup takima 7 milyon mark kazandirmis ve Türkiye'ye döndügünde tekrar Trabzonspor'a hizmet vermis Hami Mandirali'nin isime yaramaz diyerek takimdan uzaklastirilamasini istedigi icin yillar sonra da olsa Aybaba'ya öfkeliyim. Halbuki kolu kirilmadan önce eski günlerini hatirlatircasina mesafe tanimadan sutlariyla karsi takimlarin kabusu olmustu tekrar Hami. Samet Aybaba bu takimi calistirabilecek seviyede birisi degil. Bu denendi ve bu isin olmadigi zaten görüldü. Ben Ahmet Özen'in bu sezon teknik direktör olarak devam etmesini gercekten isterdim ama bu cok kücük bir ihtimal olarak gözüküyor. Bu aralar ise Sven Göran Ericsson ismi geciyor. Ben kisisel olarak gelecegine inanmiyorum. Gelirse de kazandigi 21 kupayla tüm zamanlarin en basarili teknik adamlarindan biri olan Isveclinin sakinligi vahsi Trabzon camiyasi ile mücadeleye yeter mi bilinmez. Ingiltere Milli takim tecrübesi bu konuda ona yardimci olacaktir. Ingiliz bulvar medyasinin ne kadar acimasiz oldugu biliyoruz. 2001 yilindan beri hic bir basarisinin bulunmamasi da unutulmamali. Olur da gelirse sonu belli Del Bosque hikayesi gibi geliyor bana... Bu arada unutulmaz Trabzonsporlu futbolculardan yillarca Bayern ve Belcika Milli formasiyla sayisiz basarilara imza atan Jean Marie Pfaff'i ve 92 de kaptani oldugu Danimarka Milli takimiyla Isvec'de Avrupa sampiyonu olan Lars Olsen'i unutmamak lazim. Ünlü isimler geldiler ve ileride de geleceklerdir ama doga da oldugu gibi Trabzon'da sadece gercekten güclüler ayakta kalacaktir. Onur

Levent Karli dedi ki...

Onur arkadaşımın söyledeği bir çok şeye katılmakla beraber, şunu da söylemek de yarar var ki kazanılan bu 21 kupanın tamamı 2000 yılı ve öncesine ait. Son 9 senede bir başarı yakalamayan 4 kez takım değiştiren 61 yaşındaki Ericsson umarım, Trabzon a gelirse başarı yakalar.

Adsız dedi ki...

bence tranzon'a kim gelirse gelsin, kaderi degismez, tranzon ne uzar ne kısalır. ister en basarili isvecli gelsin, ister en disiplinli alman.. hersey kafada baslar once, nasıl ki sivas sampiyon olamadi, olamazdi da, trabzonda iste oyle, belki sivas a oranla daha avantajli gorunebilir ama kaderi ondan farklı degil.. sebep mi? birincisi; kimse yedirmez o sampiyonlugu, basarıyı, parayı -en yakin ornek sivas.. ikincisi de anadolu kuluplerinin genelinin vizyon eksikligi.. tamam, Sven Göran Ericsson gelsin, iyi de o oynamayacak ki, trabzonlu oyuncular kosacak,taraftarı, medyası herkes yuklenecek en ufak tokezlemede..ama ilk haftalar ama sonlar.. hepsinin altinda mantalite eksikligi var bence..bu da ne zaman nasıl degisir bilmem, biz gorur muyuz peki, onu hic bilmem :)) Orhan Demirci

hadizlow dedi ki...

açıkçası Trabzondan ben artık şampiyonluk beklemiyorum. Bi büyük kulüp gibi düşünemiyorlar. samet aybaba zaten başlı başına bir hata. Bence Ersun Yanal'la bir sene daha devam etmeleri gerekirdi. Hemen hemen takımın tamamı yeni isimlerden oluşmuş bir kadroyla bence ersun Hoca başarılıydı. Ama maalesef Türk takımlarında olmaya sabır Trabzonspor da da yok maalesef.

 
Site Meter